Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Bugüne gelene kadar kariyeriniz nasıl şekillendi?
Bir süredir tartışılmakta olan “eğitim, sürdürülemezliğin çözümü mü, müsebbibi mi” meselesinde eğitimin gezegenimizde var olan karmaşık sorunların müsebbibi olduğu düşüncesini savunanlar arasındayım. David Orr’un “What is Education For” başlıklı makalesinde ele aldığı üzere, günümüz sorunları yüksek eğitimli, gelişmiş olarak tanımlanan ülke mensuplarının oluşturduğu yanlış tasarımların bir sonucu. Hal böyle olmasına rağmen, bu çağın eğitimi, bu çağın çocuklarını, bu çağın sorunlarıyla başa çıkma becerisiyle donatamamaya devam etmektedir. Aktardığım bu meseleler beni 2005 yılından beri SK ve Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim (SKE) alanında çalışmalar gerçekleştirmeye itmiştir. Gerçekleştirdiğim çalışmalar arasında Avrupa Birliği fonu ile desteklenen, kamu kurumları ve STK’lar işbirliğinde yürütülen Yeşil Kutu Projesi yer almaktadır. Talim ve Terbiye Kurulu’ndan onaylı, ilköğretim müfredatı ile uyumlu bir multi-medya SKE materyalinin Türk eğitim sistemine kazandırılmasını mümkün kılan bu projede Proje Yöneticisi sıfatı ile rol aldım.
Eğitimin ve öğretmenlik mesleğinin değişim yaratmaktaki gücüne olan inancım beni Öğretmen Akademisi Vakfı’nın kuruluşunda görev almaya itti. Ülkemizin 81 ilindeki öğretmenlere nitelikli mesleki ve kişisel gelişim olanakları sağlamakta olan bu sivil ve kar amacı gütmeyen girişimde Proje Koordinatörü olarak yöneticilik görevi gerçekleştirdim. Ülkemizin dört bir yanındaki okullarda farklı branş öğretmenleri ve okul yöneticileri ile yüz yüze ve sanal eğitim çalışmalarında bulundum.
Sahada gerçekleştirdiğim çalışmalar etki ve değişim yaratmanın önündeki en büyük engelin mental modellerimiz olduğunu gösterdi bana. Bundan dolayı mental modelleri zorlayan, algı kırma çabası içinde olan, bunu da iletişim ve savunuculuk çalışmaları ile yapan sosyal kalkınma projelerinde yer almaya başladım. UNICEF ve MEB ortaklığında yürütülen Okul Öncesi Eğitimin Geliştirilmesi Projesi’nde sosyal mobilizasyon uzmanı olarak görev aldım. Engeli olan çocuklarla toplum arasındaki mesafenin azaltılmasına yönelik UNICEF tarafından geliştirilen Bir Sen Daha Var kampanyası için savunuculuk materyalleri geliştiren ekibin içinde yer aldım. UNICEF tarafından Adalet Bakanlığı işbirliğinde yürütülen, suça sürüklenen çocuklara nitelikli denetimli serbestlik hizmeti sağlamak suretiyle suç tekrarlarının önüne geçilmesini hedefleyen DENGE Projesi’nin iletişim stratejisini hazırladım, iletişim ve savunuculuk materyallerinin geliştirilmesinde görev aldım. “Kadınlar için daha çok ve daha iyi iş” hedefiyle ILO’nun öncülüğünde hayata geçirilen Eşitiz Beraberiz Projesi ile genel halkın bu konudaki mental modellerinin değiştirilmesine yönelik iletişim ve savunuculuk materyallerinin oluşturulmasına katkı sağladım. UNICEF’in Geçici Koruma Sağlanan (GKS) Suriyeli çocukların ihtiyaçlarını karşılamak üzere uygulamaya koyduğu çalışmaların anlatıldığı 4 video filmin içeriklerinin oluşturulmasında görev aldım. GKS Suriyeli çocukların eğitime erişimlerini kolaylaştırmak üzere yüz yüze iletişim faaliyetlerinde bulundum, saha testlerinde araştırmacı olarak yer aldım, iletişim ve savunuculuk materyallerinin oluşturulmasında görev aldım. Son olarak 13,4 milyon Avro bütçe ile ILO-IOM Türkiye-Çalışma, Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortaklığında uygulamaya konan, “Herkes için İnsana Yakışır İş” perspektifi ile hem GKS Suriyelilere hem de ev sahibi topluluklara nitelikli istihdam ve girişimcilik fırsatları yaratma amacını güden Hayata Fırsat Projesi’nin iletişim stratejisini yazan ekibin içinde yer aldım. Bu bölümde bahsettiğim projelerin hepsinin finansmanı AB kaynaklı idi.
Hali hazırda SKE alanında bilimsel çalışmaların içinde yer almaya devam etmekteyim. Aynı zamanda AB destekli sosyal kalkınma projelerinde free lance uzman olarak görev yapmaktayım.
Jean Monnet Burs Programı ile gittiğiniz üniversite ve çalışma yaptığınız konu hakkında bilgi verir misiniz?
Almanya bağlamından yaklaşıldığında Leuphana Üniversitesi, Sürdürülebilirlik Fakültesi ile öne çıkan üniversiteler arasında yer almaktadır. Küçük bir şehir olan Lüneburg’a bu üniversitenin hayat verdiğini ifade etmek yerinde olacaktır. Doktora tez çalışmamda erken çocukluk döneminde sistemsel düşünme becerisine odaklandım. Sistemsel düşünme disiplini, toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitimin dönüştürülmesi, iklim değişikliği ile mücadele gibi alanlarda ülkelere yol haritası sunan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşma ve gezegenimizin karşı karşıya kaldığı varoluşsal sorunları çözme hususlarında, yeni mental modeller oluşturmak ve yüksek tesirli çözümler üretmek üzere insanlığa yeni bir paradigma sunmaktadır. Bundan dolayı, doktora tez araştırmamda, bir süredir küresel düzeyde ilköğretim ve sonrası eğitim kademelerin çalışılmakta olan, erken çocukluk kademesinde hemen hemen hiç çalışmanın olmadığı sistemsel düşünme alanına odaklanarak gerçekleştirdim, bunu da hem Türkiye hem de Almanya bağlamında ele alıp karşılaştırma imkanı yakaladım.
Jean Monnet Burs Programı sayesinde tamamladığınız eğitimin Avrupa Birliğine bakışınıza etkileri nelerdir?
Yaptığım çalışmada Türkiye’deki ve Almanya’daki erken çocukluk eğitimini makro düzeyde ele almam elzemdi. Her iki ülkede de yer alan anaakım ve alternatif eğitim bağlamları ile 4 ila 6 yaş grubundaki çocukların sistemsel düşünme becerileri arasındaki olası etkileşimi ele almak üzere her iki ülkenin anaakım ve alternatif eğitim anlayışlarına da vakıf olmam gerekliydi. Gerçekleştirdiğim araştırma iki farklı paradigma içinde yer alan iki farklı pedagojiyi birbirleriyle karşılaştırmama ve Türkiye’deki erken çocukluk eğitimini destekleme hususunda yapılabilecekleri görmeme yardımcı oldu. Elbette ki kendi alanıma dair Avrupa Birliğine dair bilgi birikimim de artmış oldu.
Jean Monnet bursiyer adaylarına neler tavsiye etmek istersiniz?
Benim Jean Monnet Bursu sayesinde edindiklerim kısaca anlatılacak cinsten değil doğrusu. Çünkü bir kapı başka bir kapıyı açtı, o da yeni bir kapıya çıktı derken adeta kabuk değiştirdim diyebilirim. Kendi tecrübemle ilgili en öne çıkanları şöyle aktarabilirim. Yüksek öğrenimin çok köklü olduğu, çok yoğun tartışmaların, kritiklerin, bilgi üretiminin olduğu ortamlarda bulunma imkanı sağladı bana bu burs. Almanya’da nitelikli bir çalışmaya dahil olmak isteyen kişilerin kesinlikle nokta atışı yapması, kendi kariyerleri için ne istediklerini ve birlikte çalışacakları Hocalara ne sunabileceklerini iyi bilmeleri gerekiyor. JM bursiyer adaylarına bir diğer önerim de gidecekleri ülkeye hemen entegre olma yönünde çaba göstermek olacak. Kültürel kodları çözmek çaba göstermeden pek mümkün değil kanımca. Bursiyerleri sadece akademik bir tecrübe beklemiyor. Yepyeni bir sosyal ve kültürel tecrübe de bekliyor. Benim için bu tecrübe hayat değiştiren cinsten oldu, gelecekteki bursiyerler için de aynısının gerçekleşmesini diliyorum.