Okul/Bölüm: Viadriana Üniversitesi Uluslararası İnsan Hakları ve İnsancıl Hukuk
Pınar Özütemiz, Jean Monnet Burs Programı ile kariyerinde önemli bir değişim yaşayanlardan. Özütemiz 2014 yılında bir hukuk bürosunda avukat olarak çalışırken Jean Monnet Burs Programı ile tanışarak, Almanya’da bulunan Viadrina Avrupa Üniversitesinde “International Human Rights and Humanitarian Law” başlıklı yüksek lisans programına katıldı. Almanya’daki öğrenimi boyunca hayata bakışının ciddi bir değişime uğradığını ifade eden Pınar Özütemiz, kariyerinde de değişiklik yaparak kendi eğitim birikimini, eski bir sanat alanı olan hikâye anlatıcılığı ile birleştirerek farklı projelerde çalışmaktadır.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Bugüne gelene kadar kariyeriniz nasıl şekillendi?
2012 yılında Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, avukatlığa ilk adımımı deniz ticaret hukuku alanında attım. Daha çok özel hukuk ve ticari davalarla ilgili kurumsal avukatlık yapmak üzere kariyerimi şekillendirmeyi planlıyordum. Çalışma hayatıma devam ederken, literatürde ‘pro bono’ diye nitelendirilen, Türkçeye gönüllü avukatlık olarak çevirebileceğimiz, insan hakları ihlalleri alanında farklı dosyalarda çalışmaya başladım. Bu süreçte, avukatlık mesleğinde beni en fazla tatmin edecek olan alanın insan hakları olduğunu; özellikle kadın, azınlık ve mülteci hukuku konularında çalışmanın benim için daha anlamlı ve doğru bir karar olduğunu fark ettim. Bu doğrultuda, akademik çalışmalar ışığında projeler yürütmek üzere yüksek lisans başvurularında bulundum. Almanya’nın Türkiye’deki hukuk sistemine olan etkisi ve Avrupa’daki lider konumunu düşünerek, Viadriana Avrupa Üniversitesi’nde insan hakları yüksek lisans programına başladım. Almanya’da hukuk eğitimime devam ederken, sıfırdan Almanca öğrenmeye de başladım.
Programımın bitiminden sonra, insan hakları alanında iş başvurularında bulundum ancak çalışmayı arzu ettiğim şekilde bir pozisyon ne yazık ki bulamadım. 2016 yılında, bir süredir hobi olarak yaptığım, eski bir sanat dalı olan ‘hikâye anlatıcılığı’ alanında Almanya’da ve dünyada prestijli bir kurum olarak tanınan Berlin Sanat Üniversitesindeki “Eğitimde ve Sanatta Hikâye Anlatıcılığı” (Universitat der Kunste Berlin – Storytelling Der Zertifikatskurs Künstlerisches Erzählen – Storytelling in Art and Education) adlı programa başvurdum ve kabul edildim. Bu program aracılığıyla, hayatımda ilk defa yaratıcı yönümü geliştirebileceğim ve beden farkındalığını öne çıkarabileceğim bir alanda profesyonel olarak çalışmaya başladım. Program kapsamında, Almanya ve Türkiye kültürlerinde bulunan sözlü geleneğe ait ürünler (masallar, mitler, fıkralar, söylenceler, efsaneler, destanlar) üstüne odaklandım. Şu an, UdK’da öğrendiğim hikâye anlatıcılığı teknikleriyle, masalların ve hikâyelerin rehberliğinde, akran zorbalığı, kadın ve mülteci hakları konularında, STK’larda topluluk olma hissinin yaratımının sağlanması amacıyla atölye çalışmaları düzenleyerek, kolaylaştırıcı olarak farklı projelerde çalışıyorum. Aynı zamanda bu alanlarda Türkiye’de ve Avrupa’da festivallerde, müzelerde, tiyatrolarda, okullarda ve farklı kurumlarda çocuklara ve yetişkinlere hikâyeler anlatıyorum.
Jean Monnet Burs Programı Avrupa Birliğine bakışınızı nasıl değiştirdi?
Program doğrultusunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının Türkiye ve diğer ülkelerle olan bağlantısını derinlemesine çalışma fırsatı edindim. Buna ek olarak, Birleşmiş Milletler Hukuku insan hakları koruması ve Avrupa Konseyi Hukuku şemsiyesi altında uluslararası alanda insan haklarının korunması, bunların hukuki olarak uygulanması ve bölgesel nitelikli anlaşmalar ile çağdaş insan hakları sistemine ilişkin güncel tartışmalarla ilgili farklı bir vizyon geliştirdim. Avrupa Birliğinin Türkiye’ye olan etkisinin yanı sıra, hukuki koruma anlamında uluslararası gücünü, hem usulen hem de maddi hukuk anlamında çok daha gerçekçi bir bakış açısı ile inceleme fırsatı yakaladım..
Jean Monnet bursiyer adaylarına neler tavsiye etmek istersiniz?
Kulağa ne kadar klişe gelirse gelsin, önemli olanın kendimiz olabilmek ve hayallerimizin peşinden koşmak olduğuna inanıyorum. Bu anlamda Jean Monnet Burs Programının sağladığı finansal destek, kendimizi gerçekleştirmemizi ve yeteneklerimizi görmemizi sağlayan bir mucize aslında. Böyle bir ‘mucizenin’ karşımıza çıkabileceği düşüncesine kendimizi gerçekten açtığımızda, potansiyel olarak yapabileceklerimizi gerçekten görebileceğimizi ve önümüze çıkan fırsatları daha kolayca değerlendirebileceğimizi düşünüyorum.
Gündelik hayatımızda karşılaştığımız küçük problemlere o kadar fazla zaman ve enerji harcıyoruz ki; bazen hayal kurmanın o gizli lütfunu unutabiliyoruz. Dolayısıyla, bursiyer adaylarının kendi yeteneklerine güvenmelerini ve olasılıklarla ilgili algı sınırlarını genişleterek büyük düşünmelerini tavsiye ediyorum.