Doruk Erhan 2019-2020 Akademik Yılı Jean Monnet Bursiyeri

Ad Soyad: Doruk Erhan

Okul / Bölüm: Oxford Üniversitesi / Hukuk

Akademik Yıl: 2019-2020 Akademik Yılı

Yale Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrencisi

 

  • Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Bugüne gelene kadar kariyeriniz nasıl şekillendi?

 

1996 Ankara doğumluyum. Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesini bitirdikten sonra Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde lisans eğitimi aldım. Üniversitedeki 3.yılımı Erasmus değişim öğrencisi olarak Belçika’da, Katolik Leuven Ünversitesinde geçirdim. 2019 yılında, Bilkent Hukuk Fakültesi birincisi olarak mezun oldum. Daha sonra, Jean Monnet Burs Programı’nın desteği ile Oxford Üniversitesinde hukuk alanında yüksek lisans eğitimi gördüm. Büyük ölçüde pandemi etkisindeki geçtiğimiz sene ise Ankara’da avukatlık stajımı tamamladım. Önümüzdeki yıldan itibaren, Yale Üniversitesinde karşılaştırmalı kamu hukuku alanında lisansüstü çalışmalarımı sürdüreceğim.

 

  • Jean Monnet Burs Programı ile gittiğiniz üniversite ve çalışma yaptığınız konu hakkında bilgi verir misiniz?

 

2019-2020 akademik yılı bursiyeri olarak, Oxford Üniversitesinde hukuk alanında yüksek lisans eğitimi gördüm. Oxford’da, Jean Monnet kapsamında seçtiğim çalışma alanım olan Rekabet Hukuku’na ve Hukuk Teorisi’ne eğildim. Her şeyden önce bu dersler, hukuk disiplininin pozitif kuralları iyi öğrenmekten ve olaya doğrudan uygulamaktan ibaret olmadığını gösterdi bana. Hukuki normun altında yatan hukuk politikası tartışmalarını, derin değer çatışmalarını görmemi sağladı. Bu anlamda, akademik olarak kendi sesimi, yönümü bulmamda Oxford’un katkısı büyüktü.

 

Bunun dışında, güncel öneme sahip birçok tartışmaya rekabet hukukunun çerçevesinden bakabilmek dönüştürücü bir deneyimdi. Çünkü rekabet hukuku, kayda değer birçok güncel sorunu çözme iddiasında olan bir hukuk disiplini. Teknoloji sektöründeki tekelleşmeden kişisel veri güvenliğine birçok temayı bu disiplinin kavramsal çerçevesi ile anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. Yazdıklarıyla bu alanı yönlendiren akademisyenleri dinlemek de bu anlamda büyük bir şanstı. Jean Monnet Burs Programı olmasaydı sahip olamayacağım bir şans…

 

  • Jean Monnet Burs Programı sayesinde tamamladığınız eğitimin Avrupa Birliği’ne bakışınıza etkileri nelerdir?

 

Avrupa Birliği’ni anlamak açısından özel bir yerde ve zamanda yüksek lisans eğitimi gördüğümü düşünüyorum. Nitekim Oxford’daki günlerim Brexit’in yarattığı politik kriz ortamında başladı, Covid-19 sağlık krizi ile sona erdi. Doğal olarak, İngiltere’deki kamusal tartışmaların odak noktası Avrupa Birliği’nden kopuşun Birleşik Krallık’a getirecekleriydi. Televizyonda, kafelerde, öğrenci buluşmalarında konu bir şekilde hep Brexit’e geliyordu. Benim bu tartışmalardan birincil çıkarımım, Brexit’in ülkeyi politik ve ekonomik olarak zayıflattığıydı. Derin sonuçları olan bir kararın sağlıklı bir kamusal tartışmadan geçmeden oylanmasından doğan bir kayıp. Bir diğer gözlemim ise Avrupa Birliği’nin mevzuatı ve değerleri ile aslında Birleşik Krallık’ı derinden dönüştürdüğüydü. Bunu en yakından çalışma alanım olan rekabet hukukunda gördüm. Nitekim AB rekabet hukuku kurumları, Birleşik Krallık’ın üyeliği süresince geri dönülmesi zor şekilde bu alanı şekillendirmiş. Birçok alanda da benzer bir AB etkisinin bulunduğu açık. Brexit’in bu süreci geri alması veya yok etmesi imkânsız değilse de çok güç.

 

  • Jean Monnet bursiyer adaylarına neler tavsiye etmek istersiniz?

 

Jean Monnet Burs Programı, bursiyerinden proje yöneticisine, uzmanından personeline birçok yetenekli ve fedakâr insanın ortak emeğinin bir sonucu. Bu grubun bir üyesi olabilmek de önemli bir ayrıcalık. Bu ayrıcalığın hakkını verebilmek için de Jean Monnet’nin oluşturduğu ağa dahil olmaya çalışmak önemli. Dönem içindeki birçok etkinlik ile bir Jean Monnet ağı, aidiyeti oluşması amaçlanıyor. 30 yıldır süren bu program halihazırda önemli bir ağ, hafıza oluşturmuş durumda. İlk tavsiyem, bursiyerlerin ve adayların bu aidiyetin kurulmasına yönelik etkinlikleri kaçırmaması yönünde. Bu toplantılara katılmak, programa yön veren havayı solumak ve değerleri kavramak için değerli.

 

Bir diğer tavsiyem ise, yeni ortama alışma ile geçen o ilk dönemde kendilerine akademik kaygılarla fazla yüklenmemeleri. Benim de yaptığım bir hata, ilk dönemimde verilen okuma listelerini sonuna kadar tüketmeye çalışmak olmuştu. Orada beni asıl dönüştürenin, geliştirenin gündelik hayatın kendisi olduğunu geç fark ettim. Bu yüzden Jean Monnet yılını, salt akademik kaygılarla geçirmenin bir kayıp olduğu kanısındayım. Çünkü bu program, bir yönden bursiyerlere Avrupa’yı daha derinden anlama ve kendilerini gerçekleştirme olanağı sunuyor. Böylesine özel bir seneyi, akademik kaygıların dar dünyasında geçirmek büyük kayıp.