Zeynep Günder, 2020 – 2021 Akademik Yılı Jean Monnet Bursiyeri
  1. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kariyeriniz nasıl şekillendi?

Kariyerime 2004 yılında bankacılık sektöründe başladım. 2008 yılında Hazine ve Maliye Bakanlığında Muhasebe Denetmen Yardımcısı olarak işe girdim. 2009 yılındaysa Sosyal Güvenlik Kurumuna Sosyal Güvenlik Uzmanı olarak atandım. Bildiğiniz gibi Türkiye’de kamu kurumları, 2006 yılından itibaren Avrupa Birliği’ne uyum çalışmalarını hızlandırmıştı. Ben de Avrupa Birliği üyesi ülkelerde uygulanmakta olan sosyal güvenlik sistemlerini tanırsam, Türkiye’de daha modern ve eşitlikçi bir sosyal güvenlik yapısının oluşturulmasına katkım olabileceğini düşündüm. Bu nedenle kurumumda Avrupa Birliği projelerinde çalışmak için gönüllü̈ oldum. Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin sunduğu temel AB eğitimine katıldım ve kurumumun Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı’nda çalışmak için ısrarcı oldum. Bununla birlikte Avrupa Birliği’ne yönelik bilgim, kariyerim çerçevesinde sınırlı bir alanda şekilleniyordu. Kariyerimin gelişimi için kendine has olan bu yapının bütününü kavramam gerektiğini düşündüm ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Avrupa Çalışmaları bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Kıymetli hocam Doç. Dr. Gamze Öz danışmanlığında yazdığım “European Union Non-Discrimination Principle: Rereading Statutory Social Security Schemes in Türkiye” başlıklı yüksek lisans tezimde, Türkiye’de uygulanmakta olan sosyal güvenlik düzenlemelerinin, Avrupa Birliği’nde ayrımcılık yasağına uyumunu analiz ettim. 2020 yılında söz konusu tez çalışmamdan türettiğim, “Avrupa Birliği Cinsiyet Eşitliği İlkesi Perspektifinden Türk Sosyal Güvenlik Sistemi” ve “Avrupa Birliği’nin Vatandaşlığa Dayalı Ayrımcılık Yasağı Perspektifinden Türkiye’de Sosyal Güvenlik Mevzuatına Bakış” adlı makalelerimin, ülkemizde daha eşitlikçi bir sosyal güvenlik sistemi hayalimin dışa vurumu olduğunu söyleyebilirim. Söz konusu çalışmalarda; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile İşsizlik Sigortası Kanunu’nun cinsiyete ve vatandaşlığa dayalı uygulama farklılıklarına odaklanarak hayata geçirilebilecek düzenlemeleri tespit etmeye çalıştım. Son olarak, 2021 yılında Jean Monnet Burs Programı’nın ayrıcalığıyla Birleşik Krallık’ta bulunan

Southampton Üniversitesi’nde Sosyoloji ve Uluslararası Sosyal Politika Yüksek Lisansımı tamamladım.

Hâlihazırda, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Cevdet Ceylan’nın baş danışmanlığı görevini yürütüyor ve edindiğim bilgi ve tecrübeyle sosyal güvenlik alanındaki çalışmalara katkı sağlıyorum. Ülkemizde sosyal güvenlik alanında insan haklarının güçlendirilmesi ve çağdaş yaşam standartlarının geliştirilmesine ilişkin hayalim, kariyer ve eğitim hayatımın şekillenmesinde etkili olmuştur.

 

  1. Jean Monnet Bursu ile eğitim gördüğünüz üniversite ve çalışma yaptığınız konu hakkında bilgi verir misiniz?

Jean Monnet Burs Programı ile Birleşik Krallık’ta eğitim gördüğüm Southampton Üniversitesi, dünyanın ilk yüz üniversitesi arasında yer almaktadır. Üniversite’nin özellikle eğitim ve kampüs imkânlarının çok çeşitli olduğunu belirtmeliyim. Sosyoloji ve Uluslararası Sosyal Politika Yüksek Lisans Programı, sadece Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile Birleşik Krallık’ta değil, aynı zamanda dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan gelişmeleri kavramamda da etkili oldu. Bu şekilde dünyada cereyan eden gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkisini de daha iyi anlayabildim. Yüksek lisans eğitimim sırasında, son yıllarda gittikçe önem kazanan bir konu olan gerontoloji (yaşlılık ve yaşlanma bilimi) alanında da araştırma yapma imkânı buldum. Dünya genelinde olduğu gibi Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ve Türkiye’de de nüfus yaşlanmakta ve bu nedenle sosyal politika alanında yaşlılara yönelik politikalara daha fazla ağırlık verilmekte. Bu çerçevede, yaşlıların bağımsız bir yaşam sürdürmelerini amaçlayan yaşlı bakım hizmetlerindeki gelişmelerin ve bununla ilgili olan teknolojik ürünlerdeki çeşitlenmenin önemli fırsatlar sunduğunu ifade etmeliyim. Diğer taraftan, yaşlıların refahının artmasında aile içi desteğin önemi giderek artmakta. Bu nedenle, unutmaya meyilli olsak da ülkemizde yaşayan değerlerden biri olan aile bağlarının korunmasının önemli bir unsur olarak karşımıza çıktığını eklemeliyim.

 

  1. Jean Monnet Burs Programı sayesinde tamamladığınız eğitiminiz, Avrupa Birliği ile ilgili düşüncellerinizi nasıl etkiledi?

“Çeşitlilik içinde Birlik”, Avrupa Birliği’nin vurguladığı önemli değerler arasında yer almaktadır. Bu kavram, farklı geleneklerden, kültürlerden ve kimliklerden gelen bireylerin bir araya geldiklerinde ortaya çıkan zenginliği ifade etmektedir. Jean Monnet Burs Programı sayesinde tamamladığım eğitimim de bana farklı kültürleri tanıma ve anlama imkânı verdi. Daha da önemlisi yüksek lisansımı gerçekleştirdiğim yıl; dünyanın COVID-19 kriziyle mücadele etmek için bir anda durduğu, çatışmaların bıçak gibi kesildiği ve bir araya geldiğimiz bir zaman oldu. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nin kurucularından olan Jean Monnet’in, “Krizler harika bir birleştiricidir [Crises are the great unifier]” ifadesinde yer aldığı gibi bu süreçte kendimizi korumanın yolunun, diğerlerini de korumaktan geçtiğini bir kez daha anlamış olduk. Bu anlamda dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle birlikte aynı kavramak unutulmaz bir deneyimdi.

 

  1. Jean Monnet bursuna başvurmak isteyen kişilere neler tavsiye etmek istersiniz?

Bildiğiniz gibi Program kapsamında bursiyerler, en fazla 12 ay süren lisansüstü̈ veya araştırma programlarına katılabilmekte. Bir yıllık kısa bir sürede, dünyanın sayılı üniversitelerinde alanında söz sahibi profesörlerin yol göstericiliğinde yüksek lisans eğitimi alabilmek eşsiz bir fırsat. Bununla birlikte zor ve odaklanma gerektiren bir yılın kendilerini beklediğini de ifade etmek isterim. Bu nedenle Jean Monnet bursiyer adaylarına; merak ettikleri, kendilerini geliştirmeyi istedikleri ve nihayetinde ülkemize katkı sunmayı hedefledikleri bir alanı seçmelerini öneririm. Dolaysısıyla Jean Monnet Burs Programı yazılı sınavına hazırlık süreci kadar seçecekleri üniversite ve programı bulmak için de titizlikle zaman ayırmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Seçilen değil seçen taraf olma avantajını elde etmek amacıyla, üniversite ve program başvurularını mümkün olduğu kadar arttırmalarını tavsiye ederim. Son olarak aday bursiyerlerin; öğrendiğini dahi eleştirmekten kaçınmama ve farklı perspektiflerden olaylara yaklaşabilme becerilerine sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda Avrupa Birliği’ni anlamaya çalışırken ve Türkiye’yi bu büyük yapı içerisinde konumlandırırken birbirlerine olan etkilerini değerlendirmelerini öneririm.