Ahmet Yapan, 2015-2016 Akademik Yılı Jean Monnet Bursiyeri

Okul/Bölüm:King’s College London Uluslarası Vergi Hukuku

Çalıştığı Kurum ve Görev:  Vergi Denetim Kurulu Vergi Müfettişi

 

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Bugüne gelene kadar kariyeriniz nasıl şekillendi?

Orta ve lise öğrenimimi İzmir Saint Joseph Lisesi’nde tamamladıktan sonra 2002 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Yönetimi Tezli Yüksek Lisans (MBA) programını tamamladım. 2005 yılında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda Vergi Denetmeni olarak kamu görevime başladım.

Vergi Müfettişi olarak AB Vergi Hukuku Uluslararası Vergi Hukuku alanlarındaki bilgi ve tecrübemi artırmak ve kamuya faydalı olmak amacıyla AB ülkelerinden birinde Uluslararası Vergi Hukuku alanında yüksek lisans yapmayı hedefledim. Bu hedefimi 2015-2016 döneminde Jean Monnet Burs Programı’nın eşsiz desteği ve yine Bakanlığımın katkılarıyla dünyanın önde gelen akademik kurumlarından biri olarak kabul edilen King’s College London’da Uluslarası Vergi Hukuku Yüksek Lisans (LL.M.) programını başarı ile tamamlayarak gerçekleştirdim. … Vergi Denetim Kurulu bünyesinde çeşitli komisyonlarda görev aldıktan sonra, önce Grup Başkan Yardımcısı daha sonra da Grup Başkanı olarak idari görevler üstlendim. Halen Vergi Denetim Kurulu’nda Vergi Müfettişi olarak görev yapmaktayım.

Jean Monnet Burs Programı’ndan hangi sektörden, kaç yılında faydalandınız?

Jean Monnet Burs Programı’na kamu sektöründen başvurarak 2015-2016 dönemi bursiyeri olarak burstan faydalanmaya hak kazandım.

Jean Monnet Burs Programı ile gittiğiniz üniversite ve çalışma yaptığınız konu hakkında bilgi verir misiniz?

King’s College London’da Uluslarası Vergi Hukuku (LL.M. International Tax) alanında yüksek lisans yaptım. Yaşanan süreç uluslararası vergilendirme alanında da Matrah Aşındırma ve Karın Aktarımı (BEPS) konusu ile ilgili tartışmaları alevlendirmiştir. Bu gelişmeler doğrultusunda G-20 ülkeleri ve Avrupa Birliği Komisyonu’nun öncülüğünde yapılan çeşitli çalışmalar ve özellikle Temmuz 2013 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan “Action Plan on Base Erosion and Profit Shifting” içerdiği eylem planları nedeniyle hem vergi idareleri hem de mükellefler açısından uyulması gereken önemli vergisel değişiklikleri beraberinde getirmektedir. Bütün bu süreç bu değişiklikleri iyi takip edebilen, iyi yetişmiş vergi uzmanlarına kamu sektöründe olan ihtiyacı artırdığından çalışma alanımı OECD’nin BEPS projesi üzerine yoğunlaştırdım ve “Transfer Pricing of Intangibles Under BEPS and Business Restructurings” konulu tezimi başarı ile tamamladım.

Jean Monnet Burs Programı sayesinde tamamladığınız eğitimin Avrupa Birliği’ne bakışınıza etkileri nelerdir?

Devam ettiğim programda AB vergi müktesebatına yönelik de dersler almam bir Vergi Müfettişi olarak bu alandaki deneyim ve tecrübemi artırmama yardımcı oldu.

Öte yandan daha önce ifade ettiğim üzere Türkiye ve Avrupa’nın ayrılmaz bir bütün olduğuna inandım her zaman. Program boyunca AB ülkelerinin hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yatırımların önceliğinin beşeri sermaye ile teknolojik innovasyona yönelmesi konularında gerçekten çok iyi hukuki ve kurumsal yapılar oluşturduklarını gözlemledim. Ancak, yine çoğu ön yargının aksine ülkemiz kurumlarının organizasyon ve operasyonel anlamdaki gelişmişliklerinin, iş yapma kültürünün, akademik birimlerin kuramsal ve kurumsal çerçevede ulaştıkları seviyenin AB ülkelerinin çok da gerisinde olmadığını hatta bazı noktalarda daha iyi olduğu kanaatine vardım. Böylece AB’ye tam üyeliğin aslında sadece ülkemiz açısından değil Avrupa Birliği açısından da faydalar getirecek çok önemli bir hedef olduğunu ve bu hedefin yaşanan çeşitli olumsuzluklara ve yavaşlayan sürece rağmen her iki taraf açısından da kısa bir zaman zarfında nihayete erecek bir düzleme taşınmasının çok önemli olduğunu daha yakından müşahede ettim.

Jean Monnet bursiyer adaylarına neler tavsiye etmek istersiniz?

Jean Monnet Bursu hem finansman hem de prestij anlamında eşi benzeri zor bulunabilecek bir programdır. Bu nedenle bursa olan ilgi yüksek olsa da adayların bursa kabul sürecini gözlerinde çok fazla büyüterek hedeflerine ket vurmamalarını öneriyorum. İyi planlanmış ve odaklanılmış bir çalışma programıyla amaca rahatlıkla ulaşılabilir. Adayların Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin tarihsel sürecini iyi irdelemelerini, gerek Avrupa Birliği’nin işleyişi ve kurumsal yapısı ile ilgili güncel konuları gerekse de çalışmayı planladıkları müktesebat başlığı ile ilgili birlik düzlemindeki ve uluslararası alandaki gelişmeleri yakından takip etmelerini tavsiye ediyorum. Avrupa Birliği Başkanlığımızın web sitesinde yer alan metin ve kaynaklar çok fayda sağlayacaktır.

Yine bu noktada bursiyer adayların çalışmayı planladıkları alanlarda veya benzer fasıllarda burstan daha önce yararlanmış bursiyerler ile iletişim kurmalarının çok yararlı olacağını belirtmek istiyorum. Ben bursa başvuru sürecinde onlarca eski bursiyere ulaşarak, bursun sınav sürecinden, ülke ve üniversite seçimine, sosyal ve kültürel olanaklara kadar birçok konuda bursiyerlerin çok değerli görüş ve tecrübelerinden yararlanma şansı elde ettim. Bu vesile ile değerli tecrübelerini paylaşma nezaketi gösteren bursiyerlere de bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.

Burs hem akademik alanda hem de iş çevrelerinde iyi bilinen ve saygı duyulan bir organizasyon olduğu için burs programını başarı ile tamamlayan adayların kariyer basamaklarını hızlı bir şekilde çıkmaları kolaylaşmakta, gerek yeni iş pozisyonları gerekse doktora ve benzeri ileri düzey akademik çalışmalar için adaylara kapılar rahatlıkla açılmaktadır. Bu doğrultuda çalışma yapılacak alanın ve konunun bursiyerlerin kariyerlerinde uzmanlaşmak istedikleri (ya da hâlihazırda uzmanlaştıkları) alana yönelik olması, bu alana olan akademik ilgiyi ortaya koyan samimi ve açık bir niyet mektubu ile söz konusu alanda önde gelen bir üniversiteye başvurulması bursiyerlerin kariyerlerinin şekillenmesi açısından büyük fayda sağlayacaktır. Çağımızın önde gelen eğitim ve gelişim psikologlarından biri olan Howard GARDNER “Geleceği İnşa Edecek Beş Zihin” adlı kitabında en az bir disiplinde ustalaşmış olmayan bir kişinin başkalarının dümen suyunda gitmeye mahkûm olduğunu ileri sürmektedir. Bu bağlamda bursiyerlerin çalışacakları alanda uzmanlaşmaya yönelik çabalarını burs programından sonra da aralıksız devam ettirmelerini içtenlikle öneriyorum.

Son olarak, bir yararlananı olmaktan her zaman büyük bir onur duyduğum Jean Monnet Bursu’nu almaya hak kazanacak adaylara tavsiyem, bu son derece kıymetli fırsatı sadece mesleki ve akademik gelişimleri için değil aynı zamanda sosyal ve kültürel gelişimleri için de en iyi ve dengeli şekilde değerlendirmeleridir.